Mezopotamya’nın gizemleri; Mardin 2020
  • 16 Aralık 2020
  • 320

Herkese merhaba! Bu defa Mardin’deyiz. İstanbul’dan gelen ekibimiz ile beraber Mardin’in 100 kilometre ilerisine, Midyat’a gittik. Orada, çok ehemmiyetli kiliseleri ve manastırları ziyaret ettik. 

Anadolu’da Sümer’den gelen, Hitit’ten gelen, aslında bütün Mezopotamya’nın mimari anlayışını görüyoruz. Biraz Araplar, biraz Selçuklu. Zati, orada gördüğümüz dış cephe süslemelerinin çoğu Selçuklu mimarisini çağrıştıran tertip etmeler. 

Genel olarak da bu coğrafyada; Antep, Urfa, Diyarbakır’da benzer mimariyi görebilirsiniz. Biz, burada iki gün süresince sevgili Göktürk Ramu ve ekibimiz ile birlikte zaman geçirdik. Bölgenin en ehemmiyetli kilise, manastır ve tarihi yapıları ile ilgili bilgi sahibi olmak için okumaya devam edin!

Kasımiye Medresesi

Genel olarak, o dönemin medreselerinde İslam felsefesinin bir tesiri olarak kapıların alçak yapıldığını görüyoruz. Bunun nedeni; talebenin, bilhassa müderrisin huzuruna girdiği vakit eğilme pozisyonuna girmesini sağlamak ve profesörün yanına saygısız bir şekilde girmesini engellemek. 

Kasımiye Medresesi’nin “karpuz dilimle kubbesi” Orta Asya’daki Türk obalarına göre geliştirilmiş bir kubbeye sahiptir. Bu tekniği, İslami yapılarda veyahut diğer cemaatlere ait yapılarda görebiliyoruz. 

Mor Gabriel Manastırı (Deyulzafaran Manastırı)

Mardin’den 1 saate yakın yolculuk yapıp Midyat’a geldik. Mor Gabriel Manastırı’nı gezerek gezimize devam ettik. 

Manastır sözcüğü Latince’den türemiş olup “monoskos” kelimesinden gelir ve “bir başına yaşayabilen” mananına gelir. Bu yapıların da, daha çok teoloji eğitiminin verildiği yapılar olarak karşımıza çıktığını görüyoruz. 

Mor Gabriel Manastırı, Süryani cemaati için son derece ehemmiyetli olan bir yapı. Hemen hemen 1600 senelik bir geçmişi vardır, M.S 4.asırda yapılmıştır. Bu manastır, içerisinde de görebileceğiniz gibi, daha önceki bir güneş tapınağının üzerine yapılmıştır. 

“Deyul” kelimesi Sami dillerde “yer, yurt, vatan” mananına gelir. “Zafaran” sözcüğü de aslında bildiğimiz safran nebatıdır. Orta Çağ’a kadar bu etrafta, çokça safran nebatının yetiştiğini görüyoruz ve manastırın isminin bu şekilde anılmaya başlanmıştır. Başka bir deyişle deyulzafaran, “Safran yurdu” mananına gelmektedir. 

Bir diğer ismi de Mor Hananyo Manastırı’dır. “Mor” kelimesi Süryanicede “aziz, efendi” manalarına gelir. Hananyo bir azizdir ve çok ciddi çalışmalar yapmış, din adamları yetiştirmiştir. Ona saygıdan dolayı da, manastırın bir diğer isimi Mor Hananyo Manastırı olarak karşımıza çıkmaktadır. 

Dara Antik Şehiri 

Şehrin Perslerce ismi “darin” den gelir. Biz, bu antik şehrin nekropol, başka bir deyişle toplu kabirlik alanını ziyaret ettik. Pers dönemi M.Ö 3.asır, Roma tarafından ele geçirilip yine bir askeri bir alan olarak kullanılması ise M.S 500’lü senelerde gerçekleşmiştir. 

Buranın bir toplu kabirlik olduğu 2008 seneninde keşfedilmiş. 2008 seneninde, 250 kişilik burada bir kazı çalışmaları yapıldı ve beş kültüre ait kabirler bulundu: Pers, Roma, Süryani ve bir de Müslüman kabirleri. 

Üç tip kabir özelliği bulunuyor. Bu da, dünyada çok az rastlanan bir vaziyet. Lahit mezarları, Mezopotamya topraklarında çok az görme talihimiz oluyor. Ülkemizde, Lahit mezarların en çok olduğu yerler Likya ve Akdeniz’in kıyısındaki antik şehirler. 

Burada Sanduka mezarları da görüyoruz. Bu mezarların üzerinde Süryanice yazıtlar bulunuyor. Buna bakarak, Süryani bir kişiye ait olduğunu net bir şekilde anlayabiliyoruz. Arka tarafta ise, örnek bir kaya mezarı bulunuyor. 

Kaya mezarlarının içinde üç aile ait mezarı bulundu. Üç mezardan bir tanesi kazıldığında, 13 kişiye ait insan kemikleri bulunmuştur. Yıllar geçtikten sonra; mezar kapağını açıp, o kemikleri bir kenara bırakıp, onun yerine başkalarını gömmüşlerdir. 

Bu mezarlarda ayrı olarak; çok fazla sayıda göz yaşı şişeleri de bulunmuştur. Bu şişeler, camdan oluşur ve yalnızca Roma mezarlarında sembolik olarak koyulur. Önceden, biri can verdiğinde; arkasından ağlayanlar göz yaşlarını camın içerisinde biriktirerek ölüsüne o şekilde saygısını gösterirmiş. 

Güzel bilgiler için kılavuzlarımıza çok teşekkür ederiz. Bizde rotalar devam edecek. Bir sonraki durağımız Göbeklitepe olacak. Şu an için hoşça kalın! 

Mezopotamya’nın gizemleri; Mardin yazısı ilk önce Ayşe Tolga İyi Hayat üzerinde ortaya çıktı.

Bu içeriği paylaş