Hepimiz hayatlarımızı tekrar eden düşünce, eylem ve netice örüntüleri içerisinde yaşarız. Bu tarz döngüsel bir hayatın temeli, bilinçaltımızda derin bir şekilde köklenmiştir; ancak bu konuya daha sonra değineceğiz.
İlk olarak, önceden kaç defa bir alışkanlığınızı bırakmaya çalıştınız ve kendinizi, hayatınızda farklık yapacak bir emare ararken buldunuz? Veyahut arkadaşlarınızdan tavsiye vermelerini istediniz mi?
Hangi yolu seçtiğiniz ehemmiyetli olmaksızın, kendinizi her vakit alışkanlıklarınıza mahkum olmuş olarak buldunuz. Hayatınızı değiştirmemekten meydana gelen acınızla başa çıkmak için mizahı bir savunma mekanizması olarak kullandınız veyahut yapmaktan hoşlanacağınız şeyleri yaptınız.
Hepimiz bunları yaşamışızdır. Bilinçaltı alışkanlıklarımızın ellerinde olan, gerçekleştirilmemiş bir hayat hayata korkusu oldukça gerçektir. Bu duygu bu arada “sıkışıp kalma” hissi olarak da tanımlanabilir.
Bilinçaltı zihninizde saklanan temel inanç sisteminizi belirlemek
Temel inançlar, küçüklük dönemimizdeki zihnimiz tarafından somutlaştırılan fikirlerdir. İçinde yetiştiğimiz kültür, kendimiz ve bildiğimiz dünya hakkındaki temel inançlarımızı şekillendirme ile ilgili büyük bir rol oynar.
Hayatımızda gözlemlediğimiz en yaygın örüntülerden bir tanesi, korku ya da güvensizliğin her farklığın merkezinde yatmasıdır. Mesela, her gün koşu yapmak istiyorum zira kilolu görünmek istemiyorum ya da para kazanmak istiyorum çünkü toplum tarafından dışlanmak istemiyorum.
Bu vaziyette saf enerjinizi, arzularınıza vermeniz akılalmaz derecede zor bir hale gelir, çünkü mevcut vaziyetteki inancınız, zihni gücünüzün büyük bir bölümünü tüketir. Günlük hayatınızda hissettiğiniz kaygı ve gerginliğin, bilinçaltı zihninizin bu temel korkusu tarafından tetiklendiğini bile kavrayabilirsiniz.
Korku bir tetikleyicidir (kilolu görünmek istemiyorum), koşmak bir eylemdir (korkudan kaçmak) ve ödül ise koştuğunuz için şişmanlamaktan kurtulacağınız düşüncesidir (pek çok insan ne kadar egzersiz yaparlarsa yapsınlar yeniden de yakıntı ederler, zira hala istedikleri fitlik düzeyine erişememişlerdir).
Bu vaziyette korku, psikolojik ve fizyolojik sistemimizde ciddi manada çatışma yaratan kısıtlayıcı temel inançtır.
“İnancın Biyokimyası (The Biochemistry of Belief)” başlıklı araştırmaya göre inançlarımız aslında vücudumuza fizyolojik farklıklar getirme gücünü taşıyor. Ne kadar egzersiz yaparsanız yapın veyahut perhizinizi ne kadar kontrol ederseniz edin, temel inancınız olan korku, vücudunuz harbiden fit olmasına müsaade etmez.
Kendine güvenmeme, değersizlik hissi, güçsüzlük, umutsuzluk, utanç, güvensiz hissetme ve sevgisiz hissetme gibi ferdin hayatını yönlendiren çok sayıda temel inanç vardır. Temel inancınızı belirlemeniz, hayatınızın seyrini ve sıkışıp kaldığınız kalıpları anlamanız açısından çok ehemmiyetlidir. Temel inançlarınızı belirledikten sonra siz şuurlu olarak farkında olmasanız da aslında bu inancın, hayatınızın hemen hemen her alanını kontrol ettiğini gördüğünüz zaman şaşıracaksınız.
Bununla beraber, tüm temel inançların tabiatları gereği negatif olmadıkları söylense de içinde yaşadığımız toplum, pozitif temel inançlarımızı geliştirmeyi olanaksız kılıyor. Bu yüzden iç gözlem yapmanız ve zihninizin, bedeninizin ve ruhunuzun iyiliği için temel inançlarınız üzerinde çalışmanız ihtiyaç duyulan hale gelmektedir.
“İyileştikçe kendinizi, negatif inançlarınızın çoğunu serbest bırakırken bulacaksınız. Beraber büyüdüğünüz ve inanmaya zorlandığınız sözde gerçeklerin çoğunun gerçek olmadıklarını keşfedeceksiniz. Bu açıdan bakıldığında sözgelişi, çocukken size takılan isimlerin doğru olmadığını fark edeceksiniz. ‘Alık’, ‘tembel’, ‘çirkin’ ya da ‘yalancı’ değilsiniz. Gerçekte kim olduğunuzu keşfedebilirsiniz. Yaptığınız numaraları ve maskeleri bırakabilir ve gerçekte altta yatan kişiyi keşfedebilirsiniz.”
Beverly Mani, The Right to Innocence
İçsel çalışma yapmanın güzelliğini inkar etmeyin
“Bir inanç, yalnızca zihnin sahip olduğu bir fikir değildir. Bu, akla sahip olan bir fikirdir.”
Robert Oxton Bolton
Yıllar süren içinde bulunulan kültürün benimsenmesi sürecinden sonra onları tanımlamak bir yana dursun, temel inançlarınızı değiştirmeniz sahiden de zordur.
Bunu yapmak çok vaktinizi alabilir, ancak bu tarz düşünceler yüzünden cesaretinizi kaybetmeyin; zira vakit anlayışımız da toplum tarafından bize sunulan kısıtlayıcı bir inançtır. Çabuk olmayın, içsel dönüşümü gerçekleştirmeniz için bir zaman hududunuz yok. Bu neyse ki doğrusal bir süreç değildir.
Temel inançlarınıza daha derin bir şekilde dalma süreci, gözlem şeklinde içsel çalışma ve iç gözlem yapmanızı gerektirir. Temel inançlarınızı keşfetme sürecini, bir soğanı ya da ansızın çok soğanı soyma süreciyle ilişkilendirebilirsiniz. Sürece göz yaşları dahilse doğru yoldasınız demektir.
Hayatınıza ve hayatınızda olan her şeye, temel inançlarınızın bir aynası olarak baktığınızda gerçek, hemen önünüze simültane olarak serilecektir. Öz farkındalık süreci, kendiniz ile ilgili sahip olduğunuz kısıtlayıcı inançları aktif bir şekilde tanımlamaya başladığınız zaman başlar.
Bu süreçte yaygın olarak görülen bir vaziyet, kısıtlayıcı inançlarınız tarafından şimdiye kadar verilen zararı gördüğünüzde hevesinizin kırılmasıdır. Geçmişinize ve genel olarak topluma karşı hiddet duyabilirsiniz.
Ancak netice olarak ehemmiyetli olan inançlarınız ile ilgili bilmeyi hak ettiğiniz gerçeği kendinize verebilmenizdir. Bunu yapmanız, üzerinizden büyük bir yük atmanızı sağlar ve size, tabiatı gereği canlandırıcı olan bir özgürlük hissi verir.
Temel inançlarınızla göz göze gelmeniz oldukça bir süreçtir ve uyanış sürecinizin ayrılmaz bir parçasıdır. Bu gerçekleştiği vakit sevgi, şefkat, nezaket, bolluk, huzur, iyimserlik ve bütünlük gibi temel inançları besleyerek zihninizi zenginleştirebilirsiniz.
“Gidecek hiçbir yer olmasa da yürümeye devam et.
Mesafelerin ötesini görmeye çalışma.
Bu, insanlara göre değildir.
İçine dön, ancak korkunun seni etkilediği gibi etkilenme.”
Mevlana
Tabakalardan kurtulmak: Varlığınızın temeline erişmek yazısı ilk önce Ayşe Tolga İyi Hayat üzerinde ortaya çıktı.
Önemli
Blog içerisinde yer alan tüm içerikler bilgilendirme amaçlıdır. İlaç veya ürün tavsiyesi değildir. Yaşadığınız hastalıklarla ilgili doktorunuza danışmadan herhangi bir ilaç veya ürün kullanmayınız!
