Kars’ın sevdalı kar taneleri 2021
  • 15 Mart 2021
  • 422

Kars ve kar taneleri kadar birbirine çok yakışan belki de tabiatta bir başka ikili yoktur.

Uyurken şehrin insanların hanelerinin üstüne sabah ayazında kar yağınca, Kars  bembeyaz bir düşe uyanır ve ansızın üzerine çok yakışan gelinlik giyen mutlu bir gelin kız gibi olur.

Yorgun şehir, kar yağmadan öncesi yorgun ve delik deşik çukurlu yolları sanki kendinle hiç barışık olmayan bakımsız bir mutsuz bir kadın gibidir.

Kar düşünce doğanın üstüne kendi müziğini besteler ve tarihi köprüler, taş haneler, kiliseler ve camiler tarihin derinliğinde beraber şarkı söyleyerek tabiatla sanki vals yaparlar. 

Bu romantik dansı hisseden o ana adanmış vakiti dondurarak ışık yazısına mühürleyen bilge kişiler yalnızca o şehir için orada olan gezgin resimcilerdir.

Zarif kar beyazı, şehrin her noktasına çok yakışır bilhassa dere boyu ve Cheltikov sarayı buzlu yolunda yürürken tabiat ve Kars birbirine âşık çift olur, Rus, Ermeni, Osmanlı, Cumhuriyet binaları beyaza bürünerek hep beraber kültürler arası arkadaşlığın resmigeçidini vakitsiz bir tarih tünelinde beraber yaparlar.

Kar yağarken sisli sabahın üstüne fukaralık, açlık, savaşlar, soykırımlar, ırkçılık, yobazlık unutulur yerine suskunca fakat derinden bir huzurlu bir nefesle sulhun ve sevginin şarkısı söylenir.

Şehiri ipek bir kilim gibi örten bembeyaz armağanıyla Kars’ta özgürlüğün ve sevginin türküsü doğanın huzur veren sesiyle seslendirilir.

Tüm kötülüklere ve ihanetlere inat bembeyaz kar taneleri düşünce üstüne Kars biricik sevgilisine bir sefer daha âşık olur.

Kars’ın Süt Kokan İnsanları: Malakanlar

Hayal edin, şimdi sizleri bir buharlı bir daha önceki tren ile bambaşka dünyalara götürerek belki de isimlerini ilk kez duyacağınız Kars’lı bir Rus ve Hristiyan bir topluluktan söz edeceğim. Kars kültürü ve tarihi mevzubahis olunca dimağıma hemen bir dönem bu kentte yaşayan ve arkalarında güzel izler bırakmış gizemli topluluk olan Malakanlar gelir. Onların araştırmalar yaparak tanıyınca çok sevdim umarım sizler de seversiniz

Kars’ta kılavuz olarak yaşarken en çok Malakanları araştırdım ve kentte onların müsaadesi sürdüm 

Kim bu Malakanlar? Kars’a niçin geldiler? 

Malakanlar Rus ırkına dâhil olan bir Ortodoks Hristiyan topluluktur

Molokon veya Malakan etimolojik olarak Rusça orijinlidir ve süt İçenler mananına gelir 

Malakanlar tarikatı da diyebileceğimiz bu dini grup, 1917 Bolşevik devrimi öncesi başka bir deyişle 19.asrın en başlarında Rusya da yaşayan bir Çarlık Rusya’sı ve kilisesinin bir parçası olan kendi içinde yaşayan ve kendine ait ritüelleri olan istenmeyen bir Ortodoks dini topluluktu .

15.asır Rusya’sında ortaya çıkan inanç farklığı olan bu kadim topluluk daha önceki ahit odaklı yaradan inancıyla diğer Ortodoks gruplarına ters otorite karşıtı bir tablo çizmeye başlayınca hem Çarlık hem de baskın kilise otoritesi ile ters düşmeye başladılar ve çatışma kaçınılmaz oldu.

Aslında mesele daimi süt içmekle alakalıydı Çarlık Rusya’sının baskın kilise idaresi Malakanlara ismini veren özelliklerinden vazgeçmesini dayatıyordu

Her gün süt içen Malakanlar için bu eylem süt beyaz renginden kaynaklı inançlarının saflığını simgeliyordu ve bu yüzden her gün süt içmek onlar tanrıya giden en temiz yoldu .

Rus çarlık kilisesi başpiskoposları bu ritüeli sapkın bularak Malakanlara yalnızca haftanın iki günü süt içmeleri ile ilgili manasız şekilde baskı yapmaya başlaması sonun başlangıcı oldu.

Aslında süt içmek ritüeli aynı ırka ait din kardeşleri arasındaki kopuşun küçük bir halkasıydı 

Zira Rus Malakalanlar topluluğu Çar’ın gücüne karşın savaş karşıtı olup belli dönemlerde askeri idareye kafa meblağcasına yüreği ret hakkına silahlı güce katılmıyorlar üstelik olan silahlarını birleştirerek toplu silah yakma eylemleri gerçekleştiriyorlardı.

Üstelik Ortodoks Çarlık otoritesinin hiç bir iman ritüeline dâhil olmadılar. 

Dini ayinler için otoriteye bağlı hiç bir kiliseye gitmediler din adamlarını eşliğinde iman yapmadılar, İncil yerine başka mukaddes kitap okudular ve haç sembolik hiç kullanmadılar, domuz eti yemeye karşıydılar yalnızca süt içiyorlar ve hanelerinde kadın ve erkek beraber kendilerine mahsus şekilde iman ediyorlardı .

Bu gizemli fakat kadim koyu dindar topluluk daha çok Yahudilik eksenli inanca ait Daha önceki Ahit’i örnek alan Yaradan ile insan arasına hiç bir kimsenin aracı olamayacağını müdafaa eden ve simgelere ve tanrının kilisesine bağlı olmayan bir görüntü çiziyordu.

Tüm bu tehlikeli farklılıklar 19. asır başlarında Çarlık Rusya’sında çok tesirli olan başpiskoposluğun baskıcı otoritesiyle ters düşmelerine yetti ve artmıştı. Neticede Çar’ın buyruğuyla kilise tarafından kovuldular.

Kendine has İnançları olan her gün süt içtiği için dışlanan Malakanlar değil kendilerine Ruh güreşçileri diyen Dukoborlar tarikatı azaları de kilise tarafından kovularak tarihsel bir girdabın içine itildiler 

Artık istenmeyen duyuru edilen bu aykırı Rus toplulukların mukadderatı 93 harbi Osmanlı Rus Savaşı sonrası Kars’ın Rusların eline geçmesi ile mukadderatları netleşmeye başlamıştı.

93 harbi sonrası emperyalist güç olmak isteyen Çarlık Rusya’sı Osmanlı imparatorluğu ile yapılan Berlin antlaşması savaş tazminatı olarak işgal ettiği Kars, Ardahan ve Batum gibi topraklarda sürekli kalabilmek için sömürgeleşme gayretine girince istenmeyen isyankâr Malakanları ve diğer aykırı toplulukları sürgün emelli bu bölgelere göndermek ilk işleri oldu.

 

Bu adımla Çarlık ve kilise otoritesi hem hoşlanmadıkları çıbanbaşı dedikleri savaşmadıkları için işe yaramayan bir topluluktan kurtulacak hem de Kars’ta olan Türk ve Azeri halka karşı bir Rus ve Hristiyan topluluğu gücü sağlayacaklardı.

1898 sonrası Kars’ta sömürgeleşen Rus silahlı gücü ve onların istenmeyen halkları Kars ve etrafına sonsuza kadar kalmak emelli yerleşiyorlar ve hızlı bir imar hareketine başlıyorlardı.

Bir hayli Malakan topluluğu,  Rusya’dan irili ufaklı kümeler halinde ölümcül bir göç yolculuğu sonrası çok fazla kadın ve çocuk kayıplar vererek Gürcistan üzerinden Kars ve etrafına eriştiler ve İşgalci Rus silahlı gücünün belirlediği özellikle dere kenarı ve tarıma uygun olan köylere yerleşmelerine ilk olarak müsaade edildi.

Yorgun Malakanlar yeni topraklarına çok tez alıştılar Rusya’daki yaşantılarında yakinen ilişki içinde oldukları Hollandalı, İsviçreli ve Alman topluluklardan öğrendikleri çağdaş tarım ve hayvancılık yollarını uygulayarak bölgeye büyük yenilikler kazandırmaya başladılar ve kentin mukadderatını değiştirmeye başladılar.

Malakanlar dinlerini kendi içlerinde yaşayan muhafazakâr bir topluluk olduğu için Anadolu’daki Müslüman nüfus ile çok hızla uyum sağlayarak yeni komşularıyla tüm beceri ve bilgilerini paylaşarak yararlı olmaya başladılar 

Kırmızı çizgileri izdivaç etme ananeleri idi. Zira bir malakan kadın ancak bir malakan erkekle izdivaç ederse çocuk sahibi olabilirdi yani kız almak vermek dışında diğer konularda Müslüman nüfusla oldukça iyi geçiniyorlardı.

Günlük hayatta etnik ve dinsel simgeler kullanmadıkları için topluluklar dinsel ve kültürel çatışmalar olmasa da mahalli topluluklar arasındaki natürel olarak gelişen aşk ilişkilerini ve kız kaçırma olaylarını engellemeye yetmeyecekti Türk gençleri ve Malakanlar arasında ilişkiler ileri senelerde gözle görülür şekilde artacaktı.

Malakanlar Kars coğrafyasını çok fakat çok iyi kullandılar,

Suyun bol olduğu dere kenarlarına su gücüyle hareket eden büyük kanatları olan taş un değirmenleri kurmayı muvaffak oldular iş gücünü hafiflettiler.

Toprak ekiminde hızlı atları sabanlara bağlayarak ekip biçme müddetini hızlandırdılar yapmayı diğer toplulukları tüm bu teknikleri öğrettiler.

 El değmemiş yaylarda kokulu otlarla besledikleri ve ileride onların isimleri ile anılacak olan büyük boynuzlu ineklerden normalden kat kat fazla süt ele geçirdiler ve bu kaliteli sütleri süt imalathanesi veya işlik mananına gelen Zavotlar kurdular ve mis kokulu gravyer ve kaşar peynirleri üretmeye başladılar.

Bölgenin kaderini değiştirerek ilk sefer patates ve şeker pancarı imalatı başlattılar.

Büyük çiftlikler kurarak etinden tüyünden istifade ettikleri semiz Kazlar yetiştirmeye başladılar.

Entelektüel ve okuyan insanlardı eğitim başak konuydu çocuklarına olanaklar dâhilinde müzik ve sanat eğitimi veriyorlardı bir takım hanelerde at arabalarıyla beraberinde getirdikleri ağaç piyanolar bulunurdu

 Rusların Kars döneminin en büyük armağanı olan bu topluluk bugün dahi devam eden kuvvetli ve kaliteli konservatuar eğitimi ananenini genç Türkiye cumhuriyetine armağan ettiler. 

Tam olarak 1888 seneninden 1917 Bolşevik devrimi sürecine kadar yerli nüfusla Rus hâkimiyetinde yaşayan sürgün ve yalnız Malakanlar tam yeni topraklarıyla bütünleştikleri süreçte Rusya’da olan beklemeyen halk devrimi yine bir sürgünün habercisi idi.

Rusya’da oluşan idare boşluğu sebebiyle geri çağrılan Ruslar askerleri ve aileleri Kars’tan ayrılmak zorunda kalınca ardında bıraktıkları bazı Malakanlar aileler güvenlik nedeniyle dönmeye karar verdiler ve Anadolu dan dan Ermenistan’a ve Rusya’ya kademeli göçler başladı.

Geride kalan Malakanlar 1918 ve 1919 seneleri arasında Kars ta yaşamayı sürdürdüler ve yeni vatanlarındaki hayatlarına sahip çıkararak Türklerle yaşamaya devam ettiler 

Hem de kalan Malakanlar, Anadolu’daki ilk cumhuriyet olan Kafkas Cenubi Garp Cumhuriyeti kuruluşunda da İngilizlere karşı Türklerin yanında bulunarak delege olarak politik destek olarak bir özgür savaşçısı olarak omuz omuza mücadele ettiler.

Anavatanları olan Rus topraklarından inançları yüzünden sürüldükten sonra onları hesapsızca bağrına basan tüm Karslılar onların hemşerileriydi, yaşadıkları toprakları da anavatanları olarak gördüler.

 Fakat bir müddet sonra savaş ve silah karşıtı olan Malakanları zor bir karar almak sürecine sokan hiç beklenmedik bir tarihsel gelişme oldu. 

Türkler Anadolu’da Mustafa Kemal önderliğinde işgalcilere karşı kurtuluş savaşı seferberliğine katılmaya başladılar ama ne olursa olsun Malakanlar savaş karşıtı bir topluluktu ve barışseverlik ne olursa olsun silah kullanmamak ve insan öldürmemek kırmızıçizgileriydi

Malakanlar, 1919 sonrası Kuvay ı Milliye silahlı gücü tarafından Anadolu topraklarını savunmak yerine Türk silahlı gücünün yanında savaşması istenince Malakanlar çok sevdikleri Türklere de aynen şu yanıtı verdiler Bizler savaşçı bir topluluk değiliz silahları ret ediyoruz.

Savaşın soğuk soluğunu enselerinde hisseden Kars’ın son Malakanları Rusya da yaşayan tanınmış yazar ve Malakanların savunucusu savaş karşıtı ünlü Rus yazar Tolstoy yardımlarına yetişti.

Tolstoy, servetinin çoğunu harcamak pahasına kiraladığı Batum’a yanaşan gemilerle Kars ve etrafında yaşayan bir hayli Malakan aileyi Anadolu’dan diğer ülkelere gitmelerini sağladı.

Amerika birleşik devletleri, Kanada ve Avustralya gibi savaştan uzak yeni topraklara erişmek hesabına uzun yolculuklara yelken açtılar ve yeni topraklarda yeni hayatlar kurdular.

Aslında Malakanlar Türkler yüzünden Kars tan ayrılmadı fakat Rusya, Osmanlı ve İngilizler arasında tarafsız kalmaya çalışan bu denli bir barışçıl bir topluğun bu kadar bıçak sırtı bir ateş hattında yaşaması olanaksızdı kalırlarsa taraf olacaklardı bu yüzden yeniden topraklarından yeniden göçmeyi seçenek ettiler.

Savaş sonrası genç Türkiye cumhuriyeti sürecince Kars ta yaşayan son Malakan aileler ise İstanbul’da gerçekleşen 6 ve 7 Eylül olayları neticesi ortaya çıkan güvenlik meselesi dış ülkelere kendi imkanlarıyla göç ettiler 

Sonunda 1974 Kıbrıs harekâtı ve Almanya’nın Türkiye’den işçi alması ile oluşan göç diğer dalgası tüm Malakanlar ailelerin Karsı tamamiyle ayrılmasına kapı araladı.

Fakat bu göçlerin tek sebebi aslında ekonomik veya etnik meseleler değildi 

Nüfusun yaşlanması neticesi gençler arasında akraba evlilikleri ve ensest evlilikler yapmak zorunluluğu doğabilir korkusuyla yalnızca birbirleri arasında izdivaç edebilen Malakanlar değişik ülkelerde yaşayan diğer Malakanlara katıldılar ve nesillerini sürdürdüler.

Kaideci ve dinlerine çok bağlı olan Malakanlar ‘da aslen boşanmak yasaktı ve Malakan kadınları izdivaç ettikten sonra ananesel olarak daimi başörtüsü takarlardı.

1960 larda kendi istekleri ile Rusya ya giden bir takım Malakanlar aileler daha sonra pişman olup yine Kars topraklarına geri dönmek istediler fakat Rus hükümeti pasaportlarına el koyarak bu dönüşe müsaade etmedi.

Bugünse son zamanlarda Kars ta çok az Malakan yaşıyor Anneleri Türklerle izdivaç ettikleri için hali hazırda Türk yurttaşı olarak kimlikleri sürdürmeye devam etmişler 

Hasılı Malakanların Rusya’dan mecburi göçü bölgenin tarihini ve kültürünü doruğa çıkartan büyük bir baht olmuştur .

Arkalarında büyük bir kültürel kalıt ve ekonomik kazanımlar bıraktılar.

Zekâ ve yetenekleri sayesinde bölge tarımı ve hayvancılığında katkıları günümüzde de hissedilir

Malakan isimi bugün bile Kars turizmine bile kalite katmaya devam ederken dünyaca ünlü gravyer peynirinin İsviçre’den sonra en iyi üretildiği yer Kars’tır.

Malakanlar ile ilgili daha çok bilgi almak isteyen okuyucularıma büyük sanatçı Tarık Akan’ın can vermeden önce rol aldığı ve müthiş rol yeteneği ile çok yalnız kalan yoksul bir Malakan Karslıyı canlandırdığı çok güzel bir film olan Deli Deli Olma ‘yı kesinlikle izlemelerini öneririm. Bence bu film Malakan topluluğunu ve kültürünü tanımak için mükemmel bir başlangıç olacaktır.

Malakanlar Kars’ın süt kokan değerli bir halkıydı tarihe güzel bir iz bırakarak başka diyarlara yavaşça gittiler 

Anadolu’nun Kafkasya’sına çok güzel bir imzalayarak gönüllerimizde taht kurmaya muvaffak oldular 

Hoş geldiler, iyi ki geldiler ve iyi ki Kars’ta yaşadılar.

Deli Deli Olma filminde Malakanları nefis anlatan bir şiir ile yazımızı noktalayalım

Bir sarmaşık olsaydım, sıkıca tutunsaydım bir yere,

Sökülüp atılmasaydım, köklerimi salsaydım derinlere

Bir sarmaşık olsaydım, dolasaydım gövdemi döne döne,

Günlerce aynı yerde kalsaydım, hareketsizlikten uyusaydım.

Bense ayrık otuyum, her çıktığı yerden sökülen,

Sarmaşık olmak isteyip de, kolay bir ot bilinen

Bir ayrık otuyum, kökü olmayan, sevilmeyen

Sarmaşık olmaya özenen, öylece bir ot işte…

Kars’ın sevdalı kar taneleri yazısı ilk önce Ayşe Tolga İyi Hayat üzerinde ortaya çıktı.

Türkçe makale özgünleştirme tarafından yapılmıştır.

Bu içeriği paylaş