İçindeki Öz 2022
  • 31 Mayıs 2022
  • 151

Bütün hücrelerimizde var olan öz.

Öz’e baktığımızda “o” harfi ile “z” harfinin olduğunu görürüz. Bu harflerin frekansı başlangıç ve bitişi temsil eder. Eğer bir şeyin başlamasını özüne teslim edersen, onun bitişi içinde hazırlığı yapmış olursun.

Öz bir insanın dünyadaki varoluş amacının ana temasıdır. Eğer bir insan özünle tanışmışsa hayat amacına ulaşmış ve gerçekleştirme yolundadır. Özünü bilmek demek aslında bir insanın yaradılış amacını bilmesi demektir. Yaradılış amacındaki lüfutları bilme ve farkında olma halidir.

Bir şeye hiçbir yargı olmadan, iyi kötü demeden, doğru yanlış demeden, şöyle olmalı böyle olmamalı demeden olduğu haliyle bakıp ve olanı olduğu gibi kabul edip sadece içinde olmayı deneyimleyen, o duruma özüyle bakmış olur. Fakat bir şeye kendi algılarımız çerçevesinde kendi akıl irademiz, yaşanmışlıklarımızla ve yargıyla baktığımızda özümüzden uzaklaşmış oluyoruz.

Öz, tüm çakralarımızı çalıştırmak ve insanın varlığındaki ana amacını gerçekleştirmek üzere bize verilmiş büyük bir hediyedir. Öz olmadan akıl olmaz, öz olmadan insanın ruhu ve davranışları olmaz. Bu hediyeler insanın bedenine ve ruhuna geçer ve tüm alanlarda fikrimizle, zikrimizle ve yaşanmışlıklarımızla özümüzle harmanlanır ve dışarıya yansır. Eğer özümüzle yaşadıklarımız bir bütün halindeyse etrafa yansıması muazzam olur. Fakat bu dünyada olmamız gereken yere gelemediysek hayat amacımızdan uzaksak ve kendimizle hizalanmamışsak bu yansıma tam tersi olur. Öz aklımıza, kalbimize ve davranışlarımıza sirayet eder ve biz o davranışların içinde eğer kendimizle bir bütün ve denge halinde amacımız doğrultusunda ilerlersek insani vasıflarımız öne çıkmaya başlar ve her şey tüm saflığı ile çıkar. Ancak özümüzle temas halinde olursak temizleniriz. Benim kalbim dediğimizde ya da benim aklım dediğimizde onun arkasında özümüz olduğunu bilmeliyiz. Hepsi özümüzün bir yansımasıdır.

Öz nerede diye soracak olursak, öz bütün hücrelerimizin içindeki çekirdektedir. Herhangi bir hastalığımız var ise işte orada öz zarar görmüş demektir ve o hücre kendine göre bir yaşam alanı oluşturmuş ve ana sistemden kopmuş demektir. Hayatımızdaki kayıplar, bir olaya doğru bir açıdan bakamamak, sürekli olarak suistimale uğradığımızı düşünmemiz özümüzden ayrılmış olduğumuzun göstergeleridir. Özüyle sürekli bağlantıda olan bir insan her şeyde bir güzellik bulur, her şerde bir hayır olduğunu görür, sıkıntı anından öğrenmesi gereken bir ders olduğunu anlar. Sabırda kalmayı bilir.  Özünden ayrılan insan sabırsızdır, her şeye kötü niyetle bakar, bu dünyada yalnız olduğunu ve kendini korumak zorunda olduğunu düşünür, panik atak, anksiyete ve depresyon ön plandadır. Özünle bağlantıda ve hizalanmışsan yalnız olmadığını bilirsin her şeyin senin hayrına olduğunu anlarsın, korunduğunu kollandığını ve hak etmediğin hiçbir şeyle karşılaşmayacağını bilirsin.  Çünkü öz, seni sürekli arındırır ve temizler.

Özümüz tüm hücrelerimizdedir. Bu yüzden tüm niyetlerimizde, olumlamalarımızda, dualarımızda özümüzün varlığının farkındalığında olmalıyız. Özümüzle, sözümüz ve aklımız bir olmalıdır. Öze yaklaştığımızda insanların yaptığı hiçbir şeyi kınamak veya farklı bir anlam yüklemek durumunda kalmayız.

Özde yaşayan biri her zaman hakkını alacağını bilir, korunduğunu bilir. Özden kopuk halde yaşadığımızda korunmaya çalışırız,  geleceğimizi garanti altına almaya çalışırız, geçmişte yaşadıklarımızın hesabını sormaya kalkarız ki bunların hepsi bir insanın özünden haberi olmadığı anlamına gelir.

İnsanın niyeti, olumlaması, duası ve her türlü hali özünle birdir. Özümüzden kopuk halde yaşadığımızda dilimiz sivri olur, baktığımızda yanlış görürüz, duyduklarımız bizi üzer, konuştuklarımız karşı tarafa acı verir.

Peki, hiç mi özümüzle bağlantıya geçemedik de hasta olduk ya da sıkıntılar yaşadık diyebiliriz. İnsanın özüyle bağlantıya geçmesi diye bir şey yoktur, insanın öz içinde yaşaması durumu vardır. Özümüzün dışında yaşarsak dünyaya ve insanlara yabancı oluruz. Özümüzün içinde yaşadığımızda bu dünyanın bir parçası olduğumuzu ve her şeyinde yaradan’dan geldiğinin farkındalığında olarak yaşarız.

Özüyle bütünleşmiş bir insanın yüzüne bakıp gülümsediğinizde onunda gülümsediğini, ona bir şey verdiğinizde onun daha çok vermek istediğini görürsünüz, onunla sohbet ettiğinizde dinlenirsiniz. Yoran insan, sadece kendiyle kalmış, özüyle bağlantıyı koparmış ve dünyanın içinde yolunu bulmaya çalışan insanlardır.

Bir insan özünü kaybetmeye başladığında kontrol etmeye başlar.

İnsanın aklının gelişmiş olması hayatının düzgün ve düzenli olacağı anlamına gelmez. Ancak insan özünde yaşadığında hayatı düzenli ve dengede olur. Ana kaynağımızdan ve yaratılıştan uzak olduğumuzda yolumuzu bulmak için bir ömür boyu uğraşırız.

Öz, her an evrenle ve yaradılışla bağlantıda olan ve senin yaratılış amacını senden iyi bilen ve her hücre çekirdeğinin içinde bulunandır.

Özümüzle sözümüz bir olsun dostlar.

Sevgide kalın

Ali Cihan.


Kaynak: https://www.aysetolga.com/icindeki-oz

Bu içeriği paylaş