Bağlanmak ya da bağlanmamak, işte bütün mesele bu! 2020
  • 31 Aralık 2020
  • 344

Hayatta ilk kişilerarası görevimiz ilk bakıcımızla ki bu çoğu kez annemizdir, bağ kurmaktır. Bir bebek olarak temel ihtiyaçlarımızın karşılanması itibariyle tamamiyle başkasına bağımlı olduğumuzdan, bu bağ yaşamamız için temeldir. Bağlanmak terimi en çok bu bağı tanımlamak için kullanılır. Araştırmalarda bağlanma davranışları ve ”tipleriyle alakalı büyük bir ortaklık vardır. Bağlanmak beyin gelişimimizde, ruh sıhhatimizde ve gelecekteki ilişkilerimizde çok büyük bir tesire sahiptir. Bir çocuğun annesiyle olan ilişkisinin bu konularla alakalı tek etken olmamasına karşın, ilk ve büyük ihtimalle en ehemmiyetli olanıdır. Ne iyi ki güvenli bağlanmayı bu arada babayla büyükanne-büyükbabayla, dadılarla, günübirlik bakıcılarla veyahut bakım işini üstlenmiş diğer insanlarla, yetişkinlikte anne figürleri, terapistler, arkadaşlar ve eşlerle de oluşturabilir ve böylelikle önceden atlanmış olan faydaların birçoğunu ele geçirebiliriz.

Nasıl bağlanırız? Güvenli bağlanmak nedir?

Bağlanmak hayattaki ilk ilişkimizde, anneyle olan ilişkimizde başlar. Bu ilişki çok erken, doğumdan dahi önceden başlar, ama net olarak doğumdan sonraki ilk saatlerde, haftalarda ve hayatın ilk aylarında şekillenir. Anne/babanın bir bebeğe hazır olup olmadığı, bebek isteği, annenin doğum öncesi ve sonrasındaki psikolojik ve duygusal vaziyeti ve doğum işlemlerini de içeren doğum ortamından çok etkilenebilir. Hem de annenin hormonlarının dahi tesirleri vardır. Daha yüksek oksitosin salgılanması annenin daha fazla bağlanma davranışı göstermesine tesir eder. Başka bir hayli etkenin anne ile çocuk arasındaki bağlanmanın kalitesine tesiri vardır. Bağlanmak çocuğa uyum süreci ve bakım esnasında oluşturulur. Bebek- anne ilişkisinde bu büyük ölçüde bebeğin ihtiyaçları (bağlanma davranışları içinde izah edir) ve annenin bu ihtiyaçları nasıl karşıladığının bir uzantısıdır. Aslında annenin reaksiyonları, bu reaksiyonların meblağlılığı ve niteliği temel etkilerdir.

Güvenli bağlanmaya eşlik eden en ehemmiyetli bakıcı kişi davranışları şunlardır:

– Çocuğun fiziksel ve duygusal ihtiyaçlarını hemen, meblağlı ve uyumlu bir şekilde karşılamak.

– Çocuğun tavırlarına hoş karşılayan bir şekilde, yakınlıkla reaksiyon vermek. Anne kendisine gelen bir kişi olarak çocuğu geri çevirmemek ya da soğuk bir şeklide karşılamamalıdır. Ona yakınlık kurmak istediğini göstermelidir.

– Çocuğun duygusal vaziyetine göre davranmak ve empati kurmak.

– Çocuğa sevgiyle bakmak. Bir araştırıcı bunun beynin sosyal davranışlarla alakalı bölümünün gelişmesinde en ehemmiyetli etken olduğunu belirtir.

Anneye gidebileceğimizi, ihtiyaçlarımızın karşılanacağını, duygularımızın anlaşılacağını ve hoş karşılanacağını biliyorsak kendimizi o ilişkide güvende hissederiz. Bunu daha büyük bir çocuk böyle yaşayabilir, takat bu kalıç çoklukla hay atın ilk seneninde bilişimiz daha ilkel düzeydeyken gelişir. Biz ağladığımızda anne oradadır ya da değildir; ihtiyaçlarımızı yerine getirir ya da getirmez. Bu, psikolog Erik Erikson’un gelişim çağdaşta ilk senede geliştirdiğimiz güven ya da güvensizlik algısıyla ilişkilidir. Dünya (genellikle anne) ihtiyaçlarımızı düzenli olarak karşıladığında ihtiyacımız olan şeye sahip olacağımıza ve dünyanın korunaklı bir yer olduğuna ait bir güven geliştiririz. Bu, bugünlerde bir hayli kişinin güvenli bağlanmak olarak tanımladığı şeydir. İlk aylarda kurulan ve kesintiye uğramayan (ölüm, çocuğa fazla gelebilecek ayrılıklar veyahut uyumun kaybolmasıyla) güvenli bağlanmanın bütün küçüklük süresince süreceğini gösteren bir hayli ispat vardır.  Şayet güvenli olarak bağlanmadıysanız oldukça fazla sayıda arkadaşınız var sayılır. Araştırmalar her üç çocuktan birinin güvensiz bağlanma yaşadığını ve bunun bir kuşaktan diğerine aktarılma eğiliminde olduğunu gösterir. Bu oran annesi çöküntüde olan çocuklarda yüzde elliye çıkar.

Bağlanma tipleri nelerdir?

Güvensiz bağlanmanın bir hayli “tipi” tanımlanmıştır. Değişik yazarlar alan çalışmalarında bu tipler için değişik isimleri kullandıklarından bazen karışıklıklar olabilir.

A. Kendine yeten tip… 

Güvensizlik kategorilerinin en yaygın olanıdır ve değişik isimlerle anılır – dürtüsel olarak kendine yeten (Bowlby), çekingen (Ainsworth) ve dışlayıcı (Main, bu tipi yetişkinler için kullanır). Anne daimi bir şekilde reddediyorsa veyahut reaksiyon vermiyorsa veyahut duygusal olarak erişilemezse çocuk vazgeçer, ilişkilerde ihtiyaç sahibi olmanın saçma veyahut tehlikeli olduğunu öğrenir ve netice olarak ihtiyaçlarını ve bağlanma davranışlarını sonlandırır. Bu tip aslında, tamamiyle bundan ibarettir. Daha açık olarak çekingen çocukların anneleri:

– Bebeğin bağlanmak için duyduğu ihtiyaçları ve bağlanmak için yaptığı davranışları reddeder.

– Çocuğun bağımlılık işaretlerinden rahatsızdır veyahut hasmane yaklaşır.

– Sevgisini göstermekten ve yüz yüze iletişimden hoşlanmaz.

– Kucaklaşmak ve fiziksel temastan daha çok kaçınır.

– Duygularının daha az gösterir.

Duyguları kesmenin bir bedeli vardır. Bakıcı kişinin duygularını fark etmediği ve onlara karşılık vermediği çocuklar – daha sonra yetişkin olurlar – kendi duygularının farkına varmakta ve bunları sözcüklere dökmekte zorluklar yaşayacaktır. Bunlar bu arada başka insanların hislerini anlamak ile ilgili da başarılı olmayacaklardır. Düşünebileceğiniz gibi, duyguları fark etmemek ve onlar ile ilgili konuşmamak sonraki vakitlerde candan ilişkiler kurmalarını da engelleyecektir ve daha kapalı ve uzak insanlar gibi görüneceklerdir. Yalnızca istemeyle duyguları yok olmaz fakat bilinçaltına saklanır. Baskın olarak bu bağlanma tipine sahip olan kişiler bağlanma ihtiyaçlarını sustururlar ve, bir araştırıcının belirttiği gibi, bağlanmakla alakalı işaretlere karşı sağırlaşırlar. En iyisi olabildiğince kendine yeterli olmaktır. Bu tipteki bir kişi ilişkilerinde daha çok silahlanmıştır ve fazla yakınlığa müsaade etmez. Çok daha ileriki vakitlerde bile başka insanların gerçek bağlanma duyguları geliştirebilecekleri kadar yaklaşmalarına müsaade etmek onu korkutur; tamamen bağımlı olduğu bebeklik vakitlerindeki reddedilmişlik hissinin dayanılmaz acısı hâlâ çok yakındır.

B. Kaygılı tip… 

Güvensiz bağlanmanın farklı bir ifadesi bağımlı olma, garanti ihtiyacı ve her vakit daha çok yakınlık isteği gibi, daha sıklıkla güvensizlik davranışları olarak tanımladığımız davranışlardır. Bu tipteki ana korku bağlanma figürünün ayrılmasıdır. Biz buna bırakılma korkusu diyebiliriz. Tabii ki kendine güvenli tipte bırakılmaktan korkar, fakat ilişki gerçekte olduğundan daha az ehemmiyetliymiş gibi yaparak kendisini savunur. Bu ikinci tip kaygılı bağlanma (Bowlby), sürekli alaka arayışı (Ainsworth), bağımlı ve kaygılı olarak adlandırılır. Bu bağlanma türü kendine yeterli tipte olanların anneleri kadar düzenli bir şekilde reddetmeyen ama yeniden de güvenli bir bağlanma oluşturacak kadar iyi karşılık vermeyen annelerin çocuklarıdır. Anneler bazen oradadırlar bazen değil. Çocuklar bazen sevildiklerini hissederler bazen manasız biçimde reddedilirler. Kaygılı çocuklar (sonra yetişkinler) ne ummaları gerektiğini bilmezler. Bilhassa kederli zamanlarda yalnız olmak kaygılı bağlanma vaziyetinde olan kişiler için yıkıcıdır ve bağlanma figürü uzaktaysa bu vaziyetle baş edemezler. Daha sonraki ilişkilerde sevgilileri-eşleri uzaklaştığında güvensizlik ve daha da çok kıskançlık hissederler. Bu bağlanma tipinde olanlar her zaman aşk ararlar. Bu tür bağlanan çocuklar bağlılıklarına dünyayı keşfetmekten kaygı duyacak kadar çok tutulmuşlardır ve bu tür bağlanmış kimi yetişkinlerin çok kaygılı olmalarından dolayı başarısızlığa uğradıklarına ilişkin ispat eder vardır. Bazen insanlar bu iki tipin de özelliklerini beraber gösterirler: Mesela duygularını köreltmekle duyguların içine balıklama atlamak ya da bağımsız ve kendine güvenli davranmakla bağımlılık arasında gidip gelirler. Güvensiz bağlanmanın her tipi için de ortak özelik diğer insanların duygusal oral erişilebilir olacağı ve destek istendiği zaman yardım sağlayacaklarına ilişkin güvenlerinin olmayışıdır.

C. Bakıcı tip… 

Bağlanma kuramındaki bir başka kalıp dürtüsel bakıcılık olarak tanımlanır. Bu kalıpta kendi ihtiyaçlarınızı inkâr eder ve başkalarınınkilere odaklanırsınız. İnsanlara yakın olmanın bir yolu olarak onlara yardım edersiniz (istesinler ya da istemesinler). Bu çocuklarına yardım edemeyen ama çocuklarından kendi ihtiyaçlarını gidermelerini isteyen annelerin çocuklarında gözlenir. Birçok çağdaş bağlanma teorisyeni bu tipi ayrı bir kalıp olarak kabul etmez. Çocuklukta kaygılı tipte bağlanmış çocukların yetişkinlikte bakıcı tipte olduklarını gösteren bazı ispat eder vardır. Önem vermek iletişim kurmak için bir yol olduğundan bu görüşün doğruluk hissesi vardır.

D. Gayri muntazam tip…

Bir takım çocuklar gayri muntazam veyahut karışık bağlanma denilen bir kalıba uyarlar. Burada, sabit bir yapı yoktur. Bu çocuklar değişik vakitlerdeki korku ve karmaşıklık anlarında değişik bir veyahut birkaç bağlanma tipinin karakteristik davranışlarını gösterirler. Bu kötü davranılmış çocukların çoğunda gözlenen yapıdır. Tabii ki kötü davranan anne/babalar her vakit kötü davranmazlar, bazen de çocuğun ihtiyacı olan alakayı sağlarlar. Dolayısıyla bu çocukların hem korkmak için hem de kendilerini güvende hissetmek için nedenleri vardır ve bu, anlaşılabilir bir şekilde, karmaşa yaratır. Gayri muntazam bağlanmanın bir takım tesirleri şunlardır:

– Duygusal, sosyal ve şuurlu işlevsellik arasındaki bariz irtibatsızlık.

– Kendini sakinleştirememe.

– Yaptığı şeyden dolayı suçlandığmı hissetmek kendini değersiz bulmak.

– Çevrenindeki dünyadan dışlanmış hissetmek.

– Tetikte ve güvensiz olmak, samimiyetten kaçınmak.

– Uzaklaşmayı, şakaya vurmayı ve/veya saldırganlığı ya davazgeçmeyi vaziyeti yönetme metotları olarak kullanmak.

Benim bağlanma şeklim hangisidir?

Şayet hâlâ kendi özel bağlanma tarzınızı tanımlamamışsanız, aşağıdaki tanımları okumak ve hangisinin size daha yakın olduğunu görmek enteresan olacaktır. Şunu unutmayın, bu tanımlar bebek-anne ilişkileri için değil, yetişkin ve yakını ilişkileri içindir.44 Her birisini 3 başlıkla sınırladım. Araştırmalar bunları oldukça uzun şekilde ölçeklendirmiş- lerdir ancak bu kısa örnek sizin için zevkli olabilir.

Tip A

– Çoğunlukla romantik eşlerin beni sevmeyecekleri veyahut benimle olmak istemeyeceklerini düşünürüm.

– Yakınlık isteğim bazen diğer insanların korkup kaçmasına yol açar.

– Çoğunlukla eşimin istediğinden daha fazla yakınlık isterim.

Tip B

– Başka insanlara bağlı olmak zorunda olmaktan hoşlanmam. Gücenmek için bir tuzak gibi görünüyor.

– Kırılganlığımı başkalarının görmesine müsaade etmek istemem. Aslında kırılmak istemem.

– Birisi bana fazla yakın olursa kendimi gergin hissederim.

Tip C

– Başkalarına bağlı olduğumda ve bana bağlı başkaları olduğunda kendimi rahat hissederim.

– Başka insanlarla kolay yakınlık kurarım.

– İhtiyacım olduğunda diğer insanların orada olacağına güvenirim (bir hayli vakit).

Tip D

– İnsanlarla onların ihtiyaçlarını karşılayarak yakınlık kurarım.

– Onların ihtiyaçlarını yeterince karşılarsam beni ayrılmayacaklarını düşünürüm.

– Her ikimizin ihtiyaçlarına ansızın yer yok gibi hissederim.

Bağlanmak…

Çocuklar dünyaya bariz farklılıklarla gelirler. Buna rağmen bakıcının davranışlarının çocuğun güvenli bağlanma geliştirmesinde kritik ehemmiyette olduğunu, bilhassa de çocuğun anne/babadan birisiyle güvenli bağlanma kurabilmişken diğeriyle kuramayabileceğini gösteren ehemmiyetli bulgular vardır. Bu vaziyette çocuğun doğru karşılık verildiğinde güvenli bağlanma becerinine sahip olduğu açıktır. Anneye yol göstermenin ve ona yardım faktörün çocuklarının bağlanma yapılarını değiştirmelerinde daha çok etkili olduğunu gösteren ispat eder vardır. Güvensiz bağlanmamızdan anneyi mesul tutmak, onun kötü ve hem de ilgisiz olduğu mananına gelmez. Birçok şey olabilir. Birincisi, bebeğini seviyor ama birisinin kendisine ihtiyaç duyuyor olmasında korkmuş ya da ürkmüş olabilir. Ne yazık ki bu genellikle perişan bir döngüdür, zira anne ilgisini geri çektikçe ya da bıraktıkça bebek ihtiyacını gösteren işaretleri arttırır ve bu ihtiyaç ve ivedilik işaretleri anneyi korkutan şeydir. Diğer etkenler bebeğin işaretlerini anlamak konusundaki beceriksizlik; kaygılı, yenilmiş ya da çöküntüde olmak; güvensiz ya da reddedilmeye karşı aşırı duyarlı olmak; ya da annenin kendisinin kötü annelik görmüş olması olabilir. Şayet kendi annesi onun ihtiyaçlarına uyum sağlamak veyahut o ihtiyaçlara cevaplamak ile ilgili başarılı olamadıysa, şayet annesi çok soğuk veyahut çok meşguldüyse bu kalıp anneye geçmiştir ve anne farkında olmadan bunu tekrarlar. İnsanlar kendilerine çok acı veren bir eksikliğe başkalarının sahip olmasını çoğunlukla kalplerinin derinliklerini açığa çıkarıcı ve idare edilemez bulurlar ve anneler de buna maruz kalırlar.

Hazırlayan

Uzm. Psk. Nur Metin Korkmaz

Bağlanmak veyahut bağlanmamak, işte bütün mevzu bu! yazısı ilk önce Ayşe Tolga İyi Hayat üzerinde ortaya çıktı.

Bu içeriği paylaş