Anadolu’nun Bereketli Tanrıçaları 2022
  • 28 Eylül 2022
  • 134

Yeni bir döngüye girdiğimiz şu son yıllarda ve önümüzdeki belki de binlerce yıla damgasını vurmaya hazırlanan dişil enerji aslında Anadolu’da ve Dünya’da binlerce yıl öncesinde de hakimdi. Biz bunları Anadolu’nun Tanrıçaları olarak tanıdık. Bolluğu, bereketi, aşkı ve gücü temsil ettiler. Anaerkil bir hayatın ve bu düzenin temelini oluşturuyorlardı. Şimdi gelin isterseniz, Anadolu’yu ve Dünya’yı güzelleştiren bu tanrıçaları tekrar hatırlayalım.

Binlerce yıllık tarihinde kadınların egemen olduğu Anadolu pek çok ünlü, güçlü kadına da ev sahipliği yapmıştır. Ana tanrıça kültü ve inancı bu topraklarda doğmuş ve Anadolu’dan diğer kıtalara yayılmıştır. Edinilen bilgilere göre Anadolu’da 16000 yıl öncesine dayanan bu inanç; adı gibi dinlerin anası olma ihtimali yüksektir…

Anatolie (Güneşin doğduğu yer) kelimesinden türediği söylenilse de büyük bir itimalle yeniden şekillenen Türk tarihi ile isminin ana kökünden türemiştir.

Uygarlığın doğduğu, bağrında kendine has binlerce bitki ve hayvanı barındıran; insanlık tarihinin en önemli yeridir Anadolu. Son bulgulara göre insanlık tarihi Anadolu’da yaklaşık M.Ö. 400 bin yılına kadar uzanmaktadır.

Analığı, rahim bilincini, dişil enerjiyi, üremeyi, hayatın sürmesini ve dolayısıyla bereketi simgeleyen bu tanrıçalar, ayakta, oturmuş ya da uzanmış olarak betimlenmiştir; düzgün vücutları her zaman tasvir konusu olmuştur.

Anadolu’da karşımıza çıkan tanrıça isimleri Artemis, Kibele, Kubaba, Afrodit (Venüs) ve diğer tanrıçalar Nike, Hestia,Demeter, Persephone vs…

Artemis

Artemis, Roma mitolojisindeki adıyla Diana, Zeus ile Leto’nun kızı olarak da bilinir. Apolon’un ikiz kız kardeşi, vahşi doğa, avcılık, okçuluk ve ay tanrıçasıdır. Ares’in dostu ve en büyük Yunan tanrıçalarından biridir. Artemis, sarışın, güzel, endamlı, ciddi yüzlü, tanrısal bir bakiredir. İffeti sembolize eder ve doğumların koruyucusudur. Efes Artemis’i, Yunan ve Latin mitolojisinde bakireliğin sembolü olmasına rağmen, Anadolu’da Efes’te, Artemis doğurganlığın ve bereketin sembolü olan bir ana tanrıçayı simgeler. Yay taşımaz, Frig, Kibelesiyle özdeştirilir. Dünyanın 7 harikasından biri olan ve M.Ö. 800’lü yılarda yapılan Efes’teki Artemis Tapınağı, bu tanrıça adına yapılmıştır. Bazen Diana da denen Efes tanrıçası Artemis, Yunan Artemis’iyle aynı değildir. Yunan Artemis’i av tanrıçasıdır. Anadolu’daki Artemis ise belinden omuzlarına kadar birçok göğüsle resmedildiği gibi verimlilik, bereket ve doğurganlık tanrıçasıdır.

Kibele

Toprağın ve bereketin tanrıçasıdır. Ulu ana, olarak dağlık yerlerde tapınılır ve kayadan kendisini doğurduğuna inanılır. Anadolu kökenli tanrıçanın en önemli özelliği evrensel analığı ve bereketi simgelemesidir. Ayanı zamanda vahşi doğanın da hakimidir.

Tanrıça Kibele yukarıda söz ettiğimiz gibi bereket tanrıçasıdır. Tüm yaşamları tarıma dayanan toplumlarda bolluk ve bereket en önemli tanımlar arasına girer. Bu nedenle Kibele önemli bir tanrı figürü olarak karşımıza çıkar. Bahsettiğimiz bereket kavramı ise kadına has bir özellik olan doğurganlık ile temsil edilir. Tanrıça Kibele heykelleri incelendiğinde oturmuş durumda, kalın kalçalı, göbekli, dolgun memeli bir tanrıça, kollarında çok daha ufak boyda göğsüne yapışmış ve üstüne tırmanmış gibi bir erkek figürü taşımakta olduğu görülür. Bu erkek, Tanrıçanın hem çocuğu, hem sevgilisidir, aslında bu Attis’in ta kendisidir. Oturmuş, ya da doğurma pozundadır. Kibele figürünün yanında iki aslan görülür. Aslan sonsuz özgürlüğü ve gücü temsil eden bir sembol niteliğindedir. Tanrıça Kibele pek çok dini ve dilleri de etkisi altına almış bir tanrıçadır. Özellikle kullandığımız dile 9000 yıl öncesinden etki edebiliyor olması oldukça önemli bir noktadır.

Kibele’nin kökeni son yıllarda elde edilen veriler ışığında Anadolu’da 16000 yıl öncesine dayanmaktadır. Ana tanrıça Kibele Konya Çatalhöyüklüdür. En son geçtiğimiz günlerde Ordu’da bulunan 2 bin 100 yıllık ana tanrıça Kibele heykeli, aynı zamanda Türkiye’de yerinde bulunan ilk mermer heykel olarak tarihe geçmiştir. Burada Kibele, tek parça halinde ve tahtta oturur vaziyettedir.

Afrodit

O bir ikona. Aşk, bereket ve güzelliğin sembolü. Köpüklerden doğdu. Biz onu Yunan olarak bildik ama o, aslında Fırat ve Dicle’nin suladığı topraklarda can buldu. Sümer’in Inanna’sı, Babil’in İştar’ı, Yunan’ın Afrodit’i, Roma’nın Venüs’ü. Afrodit’in üzerine iki efsane vardır. Hesiodos Theogonia’da bu tanrıçanın istiridye kabuğunda denizin köpüklü dalgalarından Güney Kıbrıs’ta Paphos’da doğduğunu söylerken, Homeros tanrıçanın Zeus ile Okenos kızı Dione’den doğduğunu söyler.

Tanrıça için çoğunlukla kullanılan sıfatlar işveli, cilveli ve gönül alıcıdır. Güzelliği, sevgiyi, sevişmeyi simgeleyen tanrıça, çoğu yerde oğlu Eros ile görünmektedir.

Tanrıçanın en önemli kült merkezileri Kıbrıs ve Kythea olmasına karşın, Karia’da yer alan bugünkü Datça Knidos’ta 3 tapınağı birden bulunmaktaydı. Ayrıca İda dağı (Kaz dağı) tapınılmaktaydı.

Nike

Nike yunan mitolojisinde zafer ve çok hızlı koşma yeteneğine sahip olduğu için hız tanrıçası olarak anılmaktadır. Tanrıça nike kanatlı bir kadın olarak resmedilmiştir.İnsan görünümündedir. Pallas ve Stiks’in kızı, Kratos, Bia ve Zelus’un kardeşidir. Nike ve çocuklarının hepsi, Zeus’un eşleridir. Roma mitolojisinde ise zafer tanrıçasının karşılığı Victoria olarak bilinir.

 

Kubaba

Karkamış tanrıçası olarak bilinen Sümer kökenli ana tanrıçadır. Hitit ve Hurrilerin de inandıkları Kubaba Kibele ile özleştirilir. Anadolu’da büyük saygı görmüştür. Sağ elinde nar ya da haşhaş sol elinde ayna taşıyan Kubaba’nın Sümer dilindeki adı Kug-Baudur.

Demeter

Demeter, Yunan mitolojisinde mevsimlerin ve anne sevgisinin tanrıçasıdır. Homesros’un destanlarında, “güzel saçlı kraliçe” ya da “güzel örgülü Demeter” diye geçer. İnsanlara toprağı ekip biçmesini öğreten bu tanrıçadır. Ekinleri, özellikle de buğdayı dolayısıyla bereketi simgeler.

Hesiodos’a göre Kronos’la Rheia’nın kızı, ikinci tanrı kuşağındandır. Tanrılar tanrısı Zeus’un dördüncü evliliğini onunla yaptığı söylenir. Bu evlilikten de yeryüzü ecesi Persephone doğmuştur.Demeter, heykellerinde baygın bakışlı, sarı saçları omzuna dökülen, güzel bir kadın olarak gösterilir. Sağ elinde bir buğday başağı, sol elinde de yanan bir meşale tutar. Roma mitolojisinde ona Ceres denilirdi.

Efsaneye göre, Demeter’in bakireliğiyle övünmesine kızan Hera, Poseidon’nun aklına Demeter ile birlikte olma fikrini sokar. Demeter yanına gelen tanrı görünce bir kısrağa dönüşüp kaçmaya çalışır, ama Poseidon da bir aygıra dönüşüp onu yakalar ve birlikte olurlar. Bu birleşmeden Persephone doğar. Bir gün Persephone arkadaşları ile tarlada çiçek toplarken çayır birden ikiye yarılır ve yeraltı tanrısı Hades, yeryüzüne çıkar.

Aşık olduğu Persephone’u yeraltına kaçırır ve ona orada nar yedirir. İnanışa göre ölüler ülkesinde bir şey yiyen bir daha oradan çıkamaz. Demeter kızını aramak için yollara düşer ancak onu hiçbir yerde bulamaz. Üzüntüsü öyle büyük olur ki hayata küser. Sonunda her şeyi gören ve bilen güneş tanrısı Helios ona kızının yer altına kaçırıldığını söyler.Bunun üzerine Demeter Olympos’tan kaçar, yüreği sızlayarak ıssız bir yere çekilir. Onun küsmesiyle toprağın bereketi kalmaz, insanlar kıtlık tehlikesine uğrarlar. Zeus onu barıştırmaya çalışır, Hades’ten kızı geri vermesine… Ancak Tanrı kadın yalvarmalara kulak vermez. Bütün yalvarmalarının boşa gittiğini gören Zeus, en sonunda Persephone’nin yılın üçte ikisini yani çiçek açma ve meyve zamanını, anası Demeter’in, geri kalan üçte birini, yani kışı da kocası Hades’in yanında geçirmesini kararlaştırır. Böylelikle toprağa yeniden bereket gelir. Persephone her yeryüzüne çıktığında, Demeter, yeryüzüne baharı getirir…

Sevgide kalın.

Ali Cihan


Kaynak: https://www.aysetolga.com/anadolunun-bereketli-tanricalari

Bu içeriği paylaş