Kristallerden nasıl faydalanırız? 2021
  • 30 Ocak 2021
  • 304

Herkese merhaba! Bugün, benim uzun bir vakittir ilgilendiğim, doğru bir kaynak ve uzman bulmakta zorlandığım en ehemmiyetli konulardan birinden, kristallerden söz edeceğiz. Bunun için, Baki Cihangiroğlu ile bir araya geldik. 

Baki Cihangiroğlu, yıllardır kristallerle ilgilenen biri. Kristal terapisini araştırıyor ve bu konuda dünyadaki çalışmaları, tarihsel süreç içerisindeki gelişmeleri ve günümüzdeki uygulamaları toparlayıp son zamanlarda de uygulamaya çalışan bir araştırmacı. O da benim gibi öğrenmeyi ve öğrendiklerini aktarmayı seviyor. Biz de bu yüzden bir araya geldik ve kristallerden nasıl yararlanabileceğimiz bir konu ile karşınızdayız!

Kristaller İnsanlık Tarihi Kadar Eskidir

Kristaller, dipsiz bir kuyu gibidir. Hangi konudan esir muazzam bir bilgi muhtevası olan, muazzam irtibatları olan, bilhassa bitirici tıpta bütün yolların çakıştığı bir alan. Aromaterapi, fitoterapi veyahut mağara terapisi ile ilgileniyor olun; insanın ruh-beden balansı ve akışta olması konusunda bütün terapi metotlarında kristallerin kendine özel bir yeri vardır. 

Dinler tarihine bakacak olursanız, her dinde mukaddes metinlerde kristallere yer verildiğini görürsünüz. İnsanların, tesbih gibi aksesuarlarda taşlara yer verdiğini görebilirsiniz. Mabetlerde de bu taşlar kendine göre bir yer bulur. Tevrat’ta, İncil’de, Kuran’da veyahut Uzak Doğu dinlerinde mukaddes metinlerde kristallerin ismen zikredildiğini görürsünüz. Dolayısıyla, insanlık tarihi kadar eskidir. 

Antrolopojik çalışmalarda, insanların tarihsel süreç içerisinde, savunucu olarak kristalleri kullandığını, daha sonra bu kristallerin takıya dönüştüğünü görürüz. İnsanlar, önce bunun şifa tesirlerini ve izah edemeyen doğa ötesi tesirlerini hissettikleri için hayatlarında bunlara yer vermişler ve takı olarak kullanmışlardır. Biz de, bunları günümüz argümanları ile anlamaya çalışıyoruz. Ben bu gayrete, kristallerin şifreleri ismini veriyorum. 

Her bir kristali teker teker ele aldığınızda, muazzam bir alana girmiş oluyorsunuz. Hem taşların enerjisi ile içli dışlı oluyorsunuz hem de onları anladığınız vakit hayatınıza katkılarından faydalanmış oluyorsunuz. 

Kadim Muasırlıklarda Daha önceki İnsanlar Kristallerin Tesirlerini Nasıl Biliyordu?

Atlantis’in kristalleri yoğun bir şekilde kullandığı ile alakalı birtakım bilgiler var. Şehir efsanesi midir değil midir bilmiyoruz fakat böyle bir bilgi var. Peki, kadim muasırlıklardan bu bilgiler bize nasıl geldi? Hangi taşlar hangi emellerle, hangi muasırlıklarda hangi ritüellerde kullanıldı?

Yazılı metinlerde, kristallerin 3500 senelik bir geçmişi var. Çin tıbbına giderseniz, bu müddet 5000 seneye kadar uzamaktadır. Bir de yazılı olmayan, sözlü kültürle aktarılan, bugün Güney Amerika’nın Pasifik sahillerinde kimi mahalli halkın kristalleri hala terapi emeliyle kullandıkları ve bu insanların Atlantis’in torunları olduklarını biliyoruz. 

Kadim bilgilerin kaynağı ile alakalı ilmi araştırmalar, bizi “tecrübi bilgi mi yoksa vahye dayalı bir bilgi mi?” şeklinde değişik izahlara götürür. Başka bir deyişle, “Önce peygamberler geldi, tanrısal bilgi giderek bozuldu ve tekrar bir tanrısal bilgi mi geldi yoksa insanlar tecrübeleyerek bir sonraki jenerasyona yeni bilgiler aktararak, onların tecrübelemesi şeklinde yeni bilgilerin gelişmesi şeklinde mi oldu?” konusu tartışılan bir konudur. 

Bu konudaki bilgilerimiz net olmasa da, insanların kristalleri tecrübelediği konusu tamamiyle nettir. Nedenini tam izah edemediği vakit “mukaddes taşlar” diye konuştu fakat bu taşlardan istifade etti. Son zamanlarda bu taşların enerjitik tesirleri ve insan fizik ve eterik bedeni üzerindeki tesirlerini, günümüz ilmi argümanları ile anlamlandırabiliyoruz. 

Geçmişte insanlar; elektromanyetik alan, elektromanyetik tesir kavramlarını anlamıyor olabilir. Ancak yeniden de ilgi çekici bir şekilde; kadim kaynaklarda hayatsal formlar anlatılırken bir de cemadatlardan söz edilir. Cemadat denilen şey cansız demek değildir; cemadat donuk demektir. 

Kristallerin De Bir Hayat Formu Vardır

Mesela bir kuvars kristalinde, kendine has bir hayat formu vardır. Biz, bunu kuantum fiziği ile anlayabiliyoruz. Madde altı, bir alandan ibarettir. Başka bir deyişle, orada manyetik bir alan söz konusudur ve bu manyetik alan içerisinde elektronların aktivasyonu bu kristalin hayatsal formunu ifade eder. 

Nasıl ki bizim kalp atışımız, beyinsel faaliyetlerimizin devam etmesi ve hayatsal formumuzun aktif olduğunu gösteriyorsa; kristallerdeki madde altı denilen alanın hareketli olması, burada bir hayatsal varlığı göstermektedir. Kendine göre o titreşimsel varlığı, frekans boyutunda kendine ait yeni bir enerji alanı oluşturur ve dolayısıyla, titreşim yasası çalıştığı için mekanda titreşimsel alanlar oluşturur. Bizler, kristallerimizi arındırdığımız zaman bundan faydalanabiliriz. 

İnsanlar 100 sene, 500 yıl, 1000 yıl önce bunu bu argümanlar ile anlatamıyor olabilir. Sözgelimi; bir lapis lazuli taşı M.Ö birkaç bin yıl içerisinde kutsal bir taştı. Özelliği, savunucu olmasıydı. Neye karşı savunucuydu? Fizik ve metafizik etkilere karşı savunucuydu. Buradaki metafizik kavramı; insanların izah edemedikleri kimi konularda, inançla doldurdukları bir alan vardır. 

Gözlemleyemediği ya da beş duyu uzuvunun yetersiz kaldığı konularda kabul etme vaziyeti vardır. Zira, bir netice var. İnsanlar takıyı kullanıyor ve “psikolojik midir nedir, bana çok yararı oldu” diyor. “Psikolojik midir nedir?” çekincesinin arkasında, aslında nedenini tam izah edemediği bir etki var ama sonuç olarak yararını görmüş. 

Kristalleri kullandıktan sonra enerji alanında birtakım düzelmeler olduğunu, dünyaya pozitif baktığını, yaşama sevincinin yükseldiğini söyleyebiliyorsa, demek ki insanlar günümüzde de binlerce yıl önce de kristallerden sonuç almıştır. 

Yaşadığımız Ortamda Enerji Alanımızı Bozan Çok Sayıda Etmen Var!

İnsanlardan meydana gelen, aletlerden kaynaklanan, stresten kaynaklanan, bulunulan mekanın altındaki enerji hatlarından ya da metro hattından kaynaklanan etkenlerle enerji alanlarımızın etkilenmemesi olanaksız. 

Bir mıknatıs demir tozlarını çekerken kendi enerji alanının içerisindeki çekim gücü ile çalışır. O enerji alanı bozarsak mıknatısın çekim alanını bozmuş oluruz. Frekans alanımız üzerinde bu kadar dış etmen varken, bu titreşim katsayısının düzene girmesi için düzgün ve kararlı enerji alanlarının oluşması gerekir. 

Kuvars kristali, bu manada ehemmiyetli bir kristaldir. Turmalin çeşitleri de bu manada ehemmiyetlidir. Sözgelimi; labradorit taşı ile alakalı “bolluk, bereket ve nasip taşı” tanımlaması vardır. Bedendeki bloke enerjinin düzgün akmasını sağlar. Peki, bunu nasıl yapıyor? 

Kristaller ve Beynin Çalışma Sistemi 

Beynimiz, aslında çok da iç açıcı olmayan bir yapıya sahip bir uzvumuzdur. Oradaki çalışma sistemi, tamamiyle frekanslarla olur. 

Oraya giren bir frekans; bizim acıkmamızı, görmemizi, doymamızı, duymamızı sağlayan frekanslardan ibarettir. Başka bir deyişle, manyetik bir alan mevzubahis. Şayet, bu frekanslarda bir kargaşa, kararlı olmayan bir akış mevzubahis ise; algılarımızın yanlış olması, duygu sistemimizin bozulması, dışarıdan gelenlere karşı hissettiklerimizin ve kendi hissettiklerimizi dışarıya aktarma ile ilgili bozukluklar olur. 

İnsanlara negatif enerji gönderiyor olabiliriz veyahut insanların bize gönderdiği pozitif enerjileri negatif değerlendiriyor olabiliriz. Burada, cep telefonunun belli yerlerde çekememesi örneğini verebiliriz. İletilerin belli yerlerde erişmemesi gibi, kendi enerji alanımızın blokajı söz konusu olabilir. 

Kristaller, bu enerji alanımızı yükseltir. Dolayısıyla, filmin sahnelendiği fizik bedenimiz ve arka tasarıdaki enerji bedenimizin (duygusal, zihni, metafizik enerji alanlarımız) de dengelenmesi gerekir ki bütünsel sıhhat söz konusu olsun. 

Kristaller Nasıl Kullanılır?

Kristallerin bizim enerji alanımıza uygun olması için bizde uyandırdığı etkiyi hissetmemiz gerekir. Şayet, eterik bedenimizde blokajlar söz konusu değilse; kristalin formu, rengi ya da titreşimi ruhumuzda bir tepki görür. 

Biz, onu renginden dolayı seçtiğimizi zannederiz ama aslında, eterik bedenimiz üzerinde bir yama olmuştur. Başka bir deyişle, oradaki bir boşluğu doldurmuştur ve biz onu kullanmak suretiyle o enerji alanımızı başka bir deyişle puzzle’ı bitirmiş oluruz. 

Bir takım kristaller, mekanı arındırır. Sözgelişi; serenit kristali. Bu kristaller, beden üzerinde tesirli olduğu ve bağışıklığı güçlendirdiği gibi, mekanımızda bulundurduğumuzda bir tolerans taşıdır. Yatak odamızda bulundurursak karabasan görmemizi engeller, düşlerimizi anımsamamızı sağlar, hem de düşlerde bir takım meseleleri çözmek için esin kaynağı olabilir. Kuvars kristallerinin de, negatifi alıp pozitife dönüştürmek gibi bir etkisi söz konusudur. Lapis lazuli iletişim taşıdır, turkuaz nazara karşı etkili bir taştır. Her ikisi de Boğaz Çakrası üzerinde etkilidir. Ayrı olarak, savunucu bir kalkan olarak da çalışmaktadır. 

Bu kristalleri mekanlarda kullanabilir ya da bileklik, kolye ve yüzük gibi takılar şeklinde kullanabilirsiniz. Kristaller canlı, benim de sevdiğim, hayatımda çıkaramadım şeyler. Bir sonraki konuda kristalleri temizlemek, kodlamak gibi konulardan söz edeceğiz. Şu an için hoşça kalın! 

Kristallerden nasıl yararlanırız? yazısı ilk önce Ayşe Tolga İyi Yaşam üzerinde ortaya çıktı.

Türkçe makale özgünleştirme tarafından yapılmıştır.

Bu içeriği paylaş