Beyindeki iki saat, geleceği tahmin etmenize yardımcı oluyor
  • 24 Kasım 2020
  • 310

Hepimizin, iki tane beyin saatine sahip olduğumuzu biliyor muydunuz? Bu saatler, beyincik ve bazal gangliyonlarda bulunan ve kısa vadeli tahminler yapmamızı sağlamak için beraber çalışan nöron bölgeleridir. 

İnsanlar, her vakit tahminlerde bulunur. Dinlediğiniz şarkının en sevdiğiniz bölümünün ne zaman geleceğini bilirsiniz. Trafik ışığının kırmızıya döneceğini hissettiğiniz an daha hızlı yürümeye başlarsınız. Evet, geleceği kolay ve tesirli bir şekilde düşünüyorsunuz ve bunu, muhteşem ve şaşırtıcı derecede hassas olan iki beyin saati sayesinde yapıyorsunuz.

Albert Einstein, zamanın bir yanılsamadan çok az fazlası olduğunu söylemişti. Ancak zamana değin bu boyutu hemen hemen objektif bir şekilde anlayan uzuv beyninizdir. Beyniniz sayesinde belli zamanlarda olabilecek olayları düşünebilir ve bunlara reaksiyon verebilirsiniz.

Beynin bu kapasitesi, diğer şeylerle beraber bir kazadan kaçınmak için son saniyede gerçekleştirdiğiniz o dönüşü yapmanızı sağlar. Bu arada biriyle konuşarak ona yardımcı olabilecek kelimeleri idrak ederek doğru kelimeleri seçmenize yardımcı olur.

Uzmanlar bunu, gerçek bir öngörüden ziyade daha çok “uyum sağlamak” olarak görürler. Aslında çoğu kez yaptığınız şey, çevrenizde olan olaylara bunların ayrılmaz bir parçası olmak için uyum sağlamak, rizikoları ortadan kaldırmaya ve kendiniz için kimi yararlar ele geçirmeye sağlamaktır.

“Bugün, dünyanın sonunun geleceğiyle alakalı endişelenmeyin. Avustralya’da şimdiden yarın oldu.”

Charles M. Schulz

Ne olacağını düşünmemize yardımcı olan iki beyin saati

İnsanlar, tek bir emel için saat yaparlar: vaktin geçişini doğru bir şekilde ölçmelerine yardımcı olması için. Bu yüzden insan yapımı saatler, her vakit aynı boyutu takip eden doğrusal bir süreci izler. Ancak beyniniz için zaman fikri biraz daha karmaşıktır.

Mesut olduğunuzda ve eğlendiğinizde zaman, akılalmaz derecede hızlı geçer. Ters vaziyette, bilhassa travmatik olaylar yaşadığınızda zaman neredeyse durmuş gibi görünür. 

Benzer bir şekilde Alzheimer ve Parkinson hastalığı gibi nörodejeneratif hastalıklar da kişiyi, zaman ve ritmin daha da değiştiği vaziyetlere sürükler.

Bu yüzden insan beyninin içinde, zamanı hepimizin pek çok değişik şekillerde tecrübelememizi sağlayan bir şey olduğunu anlayabiliriz. Bu gizemin yanıtı, beyinde “saat” diyebileceğimiz şeylerde yatıyor.

Zaman için bir bölge

İnsan beynindeki belli bir bölge, zamanı manaya mekanizmasını barındırır. Uzmanlar, 2005 seneninde ızgara hücreleri isimi verilen yapıları keşfettiler. Bunlar, nerede olduğumuzu ve nereye gideceğimizi bilmemize yardımcı olan kendi şahsi GPS’imizi alana getirirler. Kaliforniya Üniversitesi’nde yapılan bir çalışma, beynin zaman algısını birleştiren ve kontrol eden bu bölgenin nerede olduğunu ve nasıl çalıştığını izah etti.

Bilim insanları, beyincik ve bazal gangliyonda bulunan iki bölgeye beyin “saatleri” ismini verdiler. Bu iki bölge, kısa dönemli tahminler yapmamıza müsaade etmek için birlikte çalışıyor.

Sözgelimi, beyincik çok spesifik bir şekilde çalışır. Aralıklı zamanlarda veyahut ritimlerde çalışır ve duyularınızdan bilgi aldığınız zaman hareket geçer. Bu arada motor kordiyasyonu ve dikkati de tertip eder ve uzmanlara göre, çok kısa dönemde neler olabileceğini düşünerek tepki vermenize müsaade eder.

Bazal gangliyonun “saati” ise hareketi, algıyı ve zamanın geçişinin hesaplanmasını tertip eder.

İkisi de ayrı bölgelerde bulunan bu beyin saatleri, koordine bir şekilde çalışır. Bu bölgeler sayesinde sözgelişi spor yaparken, satranç oynarken ya da biriyle konuşurken taktikleri rahmin ederek reaksiyon verebilirsiniz. Bu bölgeler, bir olayı tahmin ederken nasıl davranmanız veyahut reaksiyon vermeniz gerektiği ile ilgili bilgi sağlamak için bu arada tecrübesi ve belleği da kullanırlar.

Bir takım hastalar için umut ışığı

Dr. Assaf Breska’nın yaptığı ve buna benzer çalışmalar, umut vadettiği kadar enteresan bir şeye de işaret ediyor. Uzmanlar, serebellar dejenerasyonu olan hastaların ve Parkinson hastalarının etraflarındaki uyaranlara reaksiyon vermekte zorlandıklarını biliyorlar. Serebrellar dejenerasyonu olan hastalar, “ritmik olmayan” sinyallere cevap vermezken Parkinson hastası olanlar ise ritim ve dizilere dayalı her şey (müzik ve hareket vb.) konusunda eksikliklere sahiptir.

Her iki vaziyette da, kişinin günlük hayatını tamamiyle etkileyen vakit etkeninde (koordinasyon eksikliği) çok açık bir çarpıtma bulunmaktadır. Bu yüzden her iki hasta tipinde de bu beyin saatlerinden birinde bir problemi vardır. Parkinson hastaları, bazal gangliyon saatinde bir eksiklik yaşarken, serebellum dejenerasyonu olan hastaların ise hayatsal alanda geleceği tahmin eden eksiklikleri vardır.

Neyse ki yeterli eğitim ile bir “saatin” işlevinin, diğeriyle değiştirilebileceği bulunmuştur. Bu eğitim; terapi, değişik bilgisayar oyunları ve derin beyin stimülasyonu kullanılarak gerçekleştirilir. Bunu yapmak, bu insanların daha özgürce hareket etmesine ve reaksiyon vermesine ve etraflarına daha iyi uyum sağlamasına imkan tanır.

Ancak bu rehabilitasyonlar, hala tecrübi rehabilitasyonlardır. Bu yüzden daha net rehabilitasyonlar olmasa da son gelişmeleri izlemek ehemmiyetlidir.

Beyindeki iki saat, geleceği düşünmenize yardımcı oluyor yazısı ilk önce Ayşe Tolga İyi Hayat üzerinde ortaya çıktı.

Bu içeriği paylaş